Faculty of Law
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/10679/421
Browse
Browsing by Indexed at "TRDIZIN"
Now showing 1 - 20 of 56
- Results Per Page
- Sort Options
ArticlePublication Metadata only 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununa göre sorumluluk sebeplerinin yarışması(Seçkin Yayıncılık, 2016-10) Kaya, Asım; Kaya, AsımSorumluluk sebeplerinin yarışması için sorumluluğun birden çok sebebe dayanması gerekir. Bu sebepler, haksız fiil sorumluluğu, sözleşmesel sorumluluk, sebepsiz zenginleşme olarak değerlendirilir. Sorumluluk sebeplerinin yarışması hali uygulamada sıkça karşılaşılan bir durumdur. Önceleri içtihatlarla geliştirilen bu kurum 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun’un 60. maddesinde “Sebeplerin Yarışması” başlığı altında düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, bir kişinin sorumluluğu, birden çok sebebe dayandırılabiliyorsa hâkim, zarar gören aksini istemiş olmadıkça veya kanunda aksi öngörülmedikçe, zarar görene en iyi giderim imkânı sağlayan sorumluluk sebebine göre karar verir. Bu durumda zamanaşımı da farklı uygulanabilecektir. Sebeplerin yarışması; seçimlik illiyet, yarışan illiyet ve ortak illiyetten farklı kavramlardır.ArticlePublication Metadata only Aile konutu ve tapu kütüğüne güven ilkesi(Seçkin Yayıncılık, 2016) Yakuppur, Sendi; YAKUPPUR, SendiTürk Medeni Kanununun 194. maddesine göre, eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Malik olmayan eş, tapu kütüğüne aile konutu şerhinin verilmesini isteyebilir. Fakat aile konutu şerhi bulunmayan bir konutu malik olan eş üçüncü bir kişiye devredebilir. Bu durumda ailenin mi, iyiniyetli üçüncü kişinin mi korunacağının belirlenmesi önem taşır. Konu, çeşitli yönleriyle uygulama ve doktrinde tartışılmaktadır. Yargıtay da Nisan 2015'te içtihadını değiştirecek tartışmaya yeni bir boyut kazandırmıştır.ArticlePublication Metadata only Alman Federal Yüksek Mahkemesi'nin tıbbi müdahalelerde aydınlatma yükümlülüğüne ilişkin bir kararı(Seçkin Yayıncılık, 2014) Ünver, Yener; Law; ÜNVER, YenerKendi kaderini tayin hasta için temel bir haktır. Hastanın, rızasının hukuki geçerliliği için zamanında ve yeterince aydınlatılması gerekir. Bir müdahale için verilen rıza, sadece onun açısından etki gösterir, sonraki müdahaleler açısından etki göstermez. Çok acil hallerde rıza almak olanağı yoksa, alışılagelmiş tedavi yöntemi seçilmeli, en riskli olanlar tercih edilmemelidir. Aydınlatma yapıldığını ispat yükümlülüğü, doktorun üzerindedir.ArticlePublication Open Access Almanya’da hukukta yorum üzerine bazı düşünceler(Ankara Barosu Başkanlığı, 2012) Heper, Mehmet Altan; Law; HEPER, Mehmet AltanYorum konusu genel hukuk teorisinin ve hukuk metodolojisinin temel konula rından biri olmaya devam etmektedir. Alman hukukunda yorum konusunda temel tartışmalar özünde anayasa hukuku ve demokrasi teorisini ilgilendiren bir nitelik taşımaktadır. Yorum konusu güçler ayrılığı ve hukuk devleti bağlamında tartışılmaktadır. Hukukta yorum denince Almanya´da ve tüm dünyada akla hala Savigny gelmektedir. Savigny zamanının hukuk biliminin metodolojiik tartışma larını özetlemiş ve yorumun dört unsurunu öne çıkarmıştır. Savigny bu unsur ları gramatik, mantıki, tarihsel ve sistematik unsurlar olarak adlandırmaktadır. Savigny hukukta hermeneutiğin öncülerinden biri olarak görülmektedir. Hukukta hermeneutik yöntemin uygulanmasıyla yasa metninin her bir hukuk uygulamacısı için her zaman, her koşulda aynı anlamı veren bir nesne olmadığını tespit ederiz. Farklı uygulamacılar için aynı metin farklı anlam ifade eder.ArticlePublication Metadata only Anayasa şikayeti konusunda bazı düşünceler(Seçkin Yayıncılık, 2012) Heper, Mehmet Altan; Law; HEPER, Mehmet AltanTürk Anayasasındaki 2010 değişikliklerine göre; herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine anayasa şikayeti başvurusunda bulunabilir (Anayasa m. 148/3). Almanya’da ise, AİHS (m. 93/4) kapsamında bir sınırlama bulunmamaktadır. Eğer bir kanuna ilişkin Anayasa şikayeti yerinde bulunursa olursa, kanun hükümsüz olarak kabul edilir ve Federal Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilir. Türk Hukukuna göre, Anayasa şikayeti kanunkoyucunun işlemlerine karşı yöneltilemez. Türk Hukukundaki Anayasa şikayetinin hukuki kaynağı Alman hukukudur, ancak bazı önemli değişiklikler bulunmaktadır. Makale her iki sistem arasında küçük bir karşılaştırmayı amaçlamaktadır. Bu nedenle ilgili yasal hükümler sunulmuştur.ArticlePublication Open Access Askeri̇ ve strateji̇k açıdan Montreux'nün dünü ve geleceği̇(İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Hukuk ve Milletlerarası Münasebetler Araştırma ve Uygulama Merkezi, 2017) Caşın, Mehmet Hakkı; CAŞIN, Mesut HakkıTürk Boğazları, dünya ölçeğindeki jeostratejik, jeopolitik ve jeoekonomik değerlendirmeler açısından çok önemli bir konumdadır. İstanbul’un fethiyle birlikte Türk hâkimiyetine geçen Marmara ve Çanakkale Boğazları, o andan itibaren hem bölge devletlerinin hem de bölge dışı devletlerin üzerinde kontrol kurmak istedikleri bir alan olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu antlaşması Lozan’da çözülemeyen Boğazlar konusu, İkinci Dünya Savaşı tehlikesinin yakınlaşması üzerine Türkiye’nin kendini güvende hissetmesine dönük girişimleri neticesinde 1936 senesinde imzalanmıştır. Günümüzde de bu anlaşma geçerliliğini korumaktadır. Soğuk Savaş’ın bitiminden sonra özellikle Karadeniz’de Gürcistan ve Ukrayna, Doğu Akdeniz’de Suriye özelinde yaşanan gelişmeler mevzubahis Sözleşme’nin önemini arttırmaktadır. Ayrıca Türk Boğazları’nda her geçen gün artan petrol tanker trafiğinin yarattığı riskler de söz konusudur. Stratejik önemini her geçen gün sağlamlaştıran Türk Boğazları’ndaki gelişmeler önümüzdeki senelerde de hem kıyıdaş devletler hem de bölge dışı devletler tarafından yakından takip edilmeye devam edilecektir.ArticlePublication Metadata only Avusturya hukukunda hukuk uyuşmazlıkları arabuluculuk federal kanunu(Seçkin Yayıncılık, 2015) Yıldırım, Ferhat; Law; YILDIRIM, FerhatTürk Hukuk Sisteminde uygulanmakta olan 6325 no.lu Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu1 hukuki ihtilafların çözümünde alternatif bir yol olarak taraflara önemli fırsatlar sunmaktadır. Bu çalışmada Türkiye'deki yasanın kaynak kanunlarından olan Avusturya Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu incelenmiş, Türkçe'ye çevirisi yapılmıştır. 6325 sayılı yasa ile kaynak kanunun daha kolay bir şekilde karşılaştırılmasının yapılabilmesi için kaleme alınmış olan bu çalışma, her iki sistem hakkında da fikir sahibi olabilme imkanı sağlamaktadır.ArticlePublication Metadata only Bi̇r i̇dari̇ eylem olarak tıbbi̇ uygulama hatasından kaynaklı tam yargı davalarında i̇sti̇naf kanun yolunun katkısı üzeri̇ne düşünceler(Legal Yayıncılık, 2018) Boulanger, Özge Didem; Çınarlı, S.; Çeliktaş, Ö.; BOULANGER, Özge Didemİdarenin kişilere vermiş olduğu zararın tazmin edilmesi hukuk devletinin gereğidir. Tıbbi uygulama hataları idari eylem niteliğinde ol- duğundan idari yargıda tam yargı davasının konusu olabilir ve hatalı tıbbi uygulama sonucu kişilerin maruz kaldığı maddi ve manevi zararın, hizmet kusurunun varlığı durumunda idare tarafından karşılanması gere- kir. 20 Temmuz 2016 tarihinden itibaren idari yargılamada istinaf kanun yolu uygulanmaya başlanmıştır. Bu bağlamda idare mahkemeleri tara- fından verilen ve kesin olmayan kararlar temyiz aşamasından önce isti- naf kanun yolunda, istinaf başvurusu kabul edildiği takdirde, maddi ve hukuksal olarak yargısal denetime tabi tutulmakta ve istinaf mercileri tarafından gerektiğinde yargılama yeniden yapılarak uyuşmazlıklar çö- züme kavuşturulmaktadır. Bu çalışmada idari eylem niteliğindeki tıbbi uygulama hatasından kaynaklı tam yargı davalarında istinaf kanun yoluArticlePublication Open Access Bir mükellef hakkı olarak amortisman müessesi içinde maddi duran varlık amortisman usullerinin vergi usul kanunu ve Türkiye muhasebe standartları açısından değerlendirilmesi(ISMMMO İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası, 2014-08-03) Erol, A.; Uyanık, Ragıp Yüce; Uyanık, Ragıp YüceGloballeşen ekonomilerde son zamanlarda uygulama standardizasyonuna büyük önem verilmektedir. Türkiye de bu çerçevede muhasebe standartlarını yeniden düzenlemiş, Avrupa Birliği normlarına uygun hale getirmiştir. Amortisman ayrılması konusunda yeni standartlarla mevcut Vergi Usul Kanunu hükümleri arasında farklılıklar oluşmuştur. Bu farklılıklar işletmelerin aynı isimde birden çok finansal tablo hazırlamasına neden olabilmekte ve çelişkili durumlar yaratabilmektedir.ArticlePublication Metadata only Cebir suçu (TCK m.108)(Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 2013) Çakmut, Özlem Yenerer; Law; ÇAKMUT, Özlem YenererN/AArticlePublication Metadata only Çevre yaptırımlarına genel bir bakış(Yargıtay Başkanlığı, 2018) Dursun, Hasan; DURSUN, HasanÇevreye verilen zararlardan ötürü insanlık kıyamet öncesi günlerini yaşamaktadır. Çevreyi ihlal eden fiiller insanlığın en temel hukuki varlık ve menfaatlerini ihlal ettiğinden ağır cezalarla cezalandırılmalıdır. Türk pozitif hukukunda çevreyi korumak için öngörülen yaptırımlar, sistemsiz ve yetersizdir. Çevreyi ihlal eden fiillere karşı cezalandırma tasarlanırken idare hukuku, ceza hukuku ve özel hukuk yaptırımları dengeli bir şekilde öngörülmeli ve söz konusu yaptırımlar katı ve sert bir şekilde uygulanmalıdır. Ancak hangi yaptırım önlemleri alınırsa alınsın çevre sorunlarına uzun vadeli ve kalıcı bir çözüm getirilmesi olanaklı değildir. Bir başka deyişle, çevre ve doğa tahribini yalnızca yaptırımlar yoluyla önleyebilmek ham bir hayalden öteye geçmeyecektir. Çevre ve doğayı etkin bir şekilde koruyabilmek için belki de bütün insanlığın tek umut kaynağı olan Türkiye’nin ulusal ve uluslararası düzeyde oldukça köklü, ekonomik, sosyal, kültürel ve hukuki önlemler alması gerekir. Türkiye bu adımları atmadığı müddetçe mevcut durumda kıyameti öncesi günleri yaşayan insanoğlu, belki de 2100 yılına kadar Kıyametin kopmasına tanıklık edebilecektir.ArticlePublication Metadata only Ceza hukuku açısından taşıyıcı annelik(Legal Yayıncılık, 2015) Ünver, Yener; Law; ÜNVER, YenerTürkiye açısından sun’i döllenme yalnızca evli çiftlerde mümkün- dür. Taşıyıcı annelik ise, Türkiye’de ve çoğu Avrupa ülkelerinde yasak- lanmıştır. Oysa, Birçok çiftin çocuğu olmuyor ve insanlar çocuk sahibi olmak için çok şeyi feda etmektedirler. İlke olarak taşıyıcı anneliğe izin verilmelidir. Bunun için, suiistimalleri önlemek ve çocuğun yararını ko- rumak amacıyla bazı koşullar getirilebilir. Taşıyıcı anneliğin insan onuruna aykırı olduğu, kadını yalnızca doğum makinesi haline getirdiği, çocuğun yararının dikkate alınmadığı, taşıyıcı annenin şerefinin korunmadığı argümanları birer spekülasyondan ibarettir. Ticaret yasağı veya çocuğun yetişmesi açısından evli olmayan çiftler ve homoseksüel çiftlere iznin verilmesinin yasaklanması, taşıyıcı annenin yumurtasının kullanılmasına rağmen çocuğun üçüncü kişilere verilmesinin engellenmesi veya bir çiftin evlat edinmek yerine hem yu- murta hem de spermi başkalarından alıp üçüncü bir kadını taşıyıcı anne olarak ısmarlamaları engellenebilir. Kiralık annelik kurumuna Türkiye’de veya yurtdışında başvurulur ve bu sanki hukuken evli annenin veya nüfusuna kayıt yapılan annenin çocuğu gibi kaydedilirse, olasılıklara göre değişik suçlar işlenebilir. Soybağını değiştirme suçu TCK. m. 231/1’de düzenlenmiştir. ‘Bir çocuğun soybağını değiştiren veya gizleyen kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır’. Bu suç işlenebilir. Ayrıca evrakta sahtecilik (TCK m. 204 vd) suçu işlenebilir. Yine resmi memura yalan beyan TCK. m. ‘206- (1) Bir resmi bel- geyi düzenlemek yetkisine sahip olan kamu görevlisine yalan beyanda bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile ce- zalandırılır.’ Düzenlemesi de ihlal edilebilir. Bu suçlar yurtdışında işlenirse, Türkiye’de ilgili kişiler hakkında dava açılabilir. Bu durumda TCK. m. 11 ve 12 ve 19’un dikkate alınması gerekir. Tüp Bebek Yönetmeliği diye adlandırılan Yönetmeliğin 24/3. maddesi bu Yönetmeliğe aykırı her tür reklamı yasaklamaktadır. Ancak bu madde günlük yaşamda hiç uygulanmamaktadır. Kiralık annelik gerçekte çağdaş hukuka aykırı sayılmaması gere- ken önemli bir ihtiyaçtır. Özellikle doğan çocuğun çeşitli nedenlerle son- radan sahiplenilmemesi veya hukuki annenin genetik anneye ya da sipa- riş veren anneye çocuğu vermemesi ciddi risklerden bir kaçıdır. Bu tür riskleri önleyici veya azaltıcı hukuki önlemler alınmak koşuluyla, kiralık annelik kurumuna izin verilmelidir.ArticlePublication Open Access Cinsel şiddet mağduru çocuk kavramı ve Türk Ceza Kanunu'nun çocuğa yönelik cinsel şiddet düzenlemelerine genel bakış(Marmara Üniversitesi, 2016) Çakmut, Özlem Yenerer; Law; ÇAKMUT, Özlem YenererÇocuğa karşı cinsel istismar, şiddetin bir türüdür ve maalesef oldukça yaygın olmakla birlikte ortaya çıkmayan ve bu nedenle adliyeye yansımayan dolayısıyla da istatistiklere geçmeyen bir büyük bir sorundur. Ulusal olduğu kadar uluslararası boyutu olan bir konudur. Çocuğun genellikle yakınından gördüğü ve bu nedenle de faillini tanıdığı fiile karşı yasal düzenlemeler yapılmakta ancak bununla yetinilmemektedir. Uluslararası sözleşmelerle konu gündemde tutulmakta ve önlenmesi için taraf devletlere yükümlülükler yüklenmektedir. Türk Ceza Kanunu'nda da konuya ilişkin düzenlemeler bulunmakla birlikte sorunu çözmek bakımından yeterli olduklarını ifade etmek mümkün değildir.ArticlePublication Open Access Cinsel şiddet mağduru kadın ve Türk Ceza Kanunu'ndaki konumu(Beta Basım A.Ş., 2016) Çakmut, Özlem Yenerer; Law; ÇAKMUT, Özlem YenererKadına karşı cinsel şiddet, şiddetin bir türüdür ve ne yazık ki oldukça yaygındır. Kimi zaman adliyeye yansıyan ve fakat çoğunlukla farklı nedenlerle ortaya çıkmayan, çıkartılmayan ve bu nedenle de adliyeye yansımayan ve istatistiklere geçmeyen büyük bir sorundur. Ulusal olduğu kadar uluslararası boyutu olan konudur. Uluslararası sözleşmelerle konu gündemde tutulmakta ve önlenmesi için taraf devletlere yükümlülükler yüklenmektedir. Türk Ceza Kanunu'nda da konuya ilişkin düzenlemeler bulunmakla birlikte sorunu çözmek bakımından yeterli olduklarını ifade etmek mümkün değildir.ArticlePublication Metadata only Çıraklık ve çıraklar üzerine bazı düşünceler(Seçkin Yayıncılık, 2014) Akyiğit, Ercan; Law; AKYİĞİT, Ercanİster özele ister kamu kuruluşlarına ait olsun, işyerlerinde çeşitli konumlarda faaliyet gösteren, hizmet sunan - iş gören kişilerle karşılaşılır. Bunlardan kimilerinin tabi olduğu ilişki zaten belli koşullarla ve özel hukuk kapsamında ücret karşılığında bağımlı biçimde iş görmeyi; kimilerininki ise (sadece kamuda) kamu hukukuna tabi şekilde bağımlılık ve ücret içerikli iş görmeyi içerir. Bazılarınınsa, ya sadece işi ve mesleği teorik ve uygulamalı biçimde öğrenmeyi hedeflediği, ya da zaten teorik bilgisine sahip olduğu bir sanat veya meslek hakkındaki uygulamayı görmek ve bilgilerini pekiştirmek amacıyla faaliyette bulunduğu gözlemlenir. Bu son grubun çırak (ve stajyer) denilen kimseleri anlattığı söylenebilir. İşte bu çalışma özel olarak çırakların iş sağlığı ve güvenliği , bireysel iş hukuku ve sendikalar hukuku ile toplu iş sözleşmesi ve grev/lokavttaki durumu ile sosyal güvenlik hukuku bakımından hukuki konumuna yönelmiştir.ArticlePublication Metadata only Çocuğun soybağının kurulması ve yardımcı üreme teknikleri sonucu soybağının tespiti(Seçkin Yayıncılık, 2015) Özcan, Hande4721 sayılı Türk Medeni Kanunu na göre soybağı, kan bağına dayanarak doğal yollarla kurulabileceği gibi, evlat edinme ile meydana gelen yapay yol ile de kurulabilir. Çocuğun anne ve babasıyla soybağının kurulması farklı hü- kümlere tabidir. Ancak hukukumuzda, günümüzde çok sık karşılaşılmakta olan yardımcı üreme teknikleri ile ilgili bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu üreme teknikleriyle dünyaya gelen çocuğun soybağının tespiti de kullanılan üreme tekniklerine göre farklılık arz eder. Bu makale, soybağının kanundaki düzenlemelere göre kurulması ve yardımcı üreme teknikleri sonucu doğan çocuğun soybağının tespit edilmesi ile ilgilidir.ArticlePublication Metadata only Deniz yoluyla taşınan tehlikeli ve zararlı maddelerden kaynaklanan zararın tazmini ve sorumluluğu hakkında milletlerarası sözleşme(Seçkin Yayıncılık, 2017) Meriç, Gülfer; Law; MERİÇ, GülferÇalışmamızda 2010 tarihli Protokol ile değiştirilmiş 1996 tarihli Deniz Yoluyla Taşınan Tehlikeli ve Zararlı Maddelerden Kaynaklanan Zararın Tazmini ve Sorumluluğu Hakkında Milletlerarası Sözleşme (HNS Sözleşmesi) inceleme konusu yapılmıştır. 1996 yılında Milletlerarası Denizcilik Örgütü nezaretinde kabul edilen bu milletlerarası sözleşme yürürlüğe girme şartlarını sağlayamadığı için 2010 tarihli Proto- kol ile değiştirilmiş ve yürürlüğe girme şartları hafifletilmiştir. Bu çerçevede 2010 tarih- li HNS Sözleşmesi’nin öncelikle uygulama alanına ilişkin şartlar ele alınmıştır. Ardın- dan hangi tehlikeli ve zararlı maddelerin zarara yol açması halinde sorumluluğun bu Sözleşme ile belirleneceği ve bu kapsamda Sözleşme çerçevesinde tazmin edilecek zarar kalemleri değerlendirilmiştir. Ardından tehlikeli ve zararlı maddelerden kaynakla- nan zararlardan sorumluluk ve tazminat esasları iki aşamalı olarak incelenmiştir. HNS Sözleşmesi uyarınca sorumluluk rejiminin ilk basamağında geminin maliki zarardan kusursuz olarak sorumludur; ancak sorumluluğu sınırlıdır. İkinci basamakta ise HNS Fonu yer almaktadır, tazmin edilmeyen zarardan HNS Fonu sorumlu tutulmuştur, bu Fon ise Taraf Devletlerde yer alan tehlikeli ve zararlı madde alıcılarına yüklenen vergi- ler ile finanse edilmektedir. Son olarak ise Sözleşme’nin yürürlüğe girme koşulları da ele alınmıştır.ArticlePublication Open Access Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçu (TCK m.121)(Marmara Üniversitesi, 2017) Çakmut, Özlem Yenerer; Law; ÇAKMUT, Özlem YenererKişilerin kamu makamlarına seslerini duyurabilmeleri için tanınmış dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi hak arama özgürlüğünün ihlali olarak karşımıza çıkar. Bu ihlalin önlenmesi ise korunan hukuki değeri zedeleyen hareketin yapılmasının cezalandırılmasını gerektirir. Bu amaçla Türk Ceza Kanunu dilekçe hakkının kullanımına engel teşkil eden hareketlerin yapılmasını yasaklamış ve ihlalini ceza yaptırımına bağlamıştır. Bu yolla Anayasal bir hak koruma altına alınmıştır.ArticlePublication Metadata only Elektronik ticarette ödeme sistemleri: kredi kartları, elektronik para, elektronik çek(Seçkin Yayıncılık, 2017) Topaloğlu, Mustafa; TOPALOĞLU, MustafaGünümüzde internet hayatın her alanında kendisini göstermekte ve kullanımı gün geçtikçe yaygınlaşmaktadır. İnternet pek çok alanda insan hayatını kolaylaştırdığı gibi ticari hayata da önemli ölçüde katkı sağlamaktadır. Bu nedenle ticari hayatta teknolojinin birer yansıması olan yeni ödeme sistemleri ortaya çıkmıştır. İnternette uygun bir ödeme sisteminin oluşturulması, onun bir ticaret şekli olarak kabul edilip gelişebilmesi için oldukça önemli bir faktördür. Bu çalışmada elektronik ödeme sistemleri incelenmiştir. İnternette kullanılan elektronik ödeme sistemi olarak başlıca kredi kartı veya banka kartları kullanılmaktadır. Teknolojinin gelişmesiyle dünyada kredi kartının yanında elektronik para ve elektronik çek gibi elektronik ödeme sistemleri de kullanılmaya başlanmıştır. Ülkemizde elektronik para, 27.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6493 sayılı Elektronik Para Kanunu ile yasal düzenlemeye kavuşmuştur. Elektronik çek hakkında ise Türkiye Bankalar Birliği tarafından 'Elektronik Çek Kanun Taslağı' hazırlanmıştır, ancak bu taslak henüz yasalaştırılmamıştır.ReviewPublication Open Access Estetik amaçlı tıbbi müdahalelerde hekimin hukuki sorumlulukları ve eser sözleşmesi(Medknow, 2016-11-30) Arıncı, A.; Usta, Sevgi; Law; USTA, SevgiGüzelliğin en belirgin tanımı, 18. yüzyıl Fransız Edebiyatçısı Stendhal tarafından "mutluluk vaadi" olarak yapılmıştır. Bu anlayış çağlar boyu değişmemiş ve modern insan daha da etkin biçimde, ‘fiziksel olarak güzel ve kusursuz’ olmayı güç ve mutluluğun kaynağı olarak görülmüştür. Dünya Sağlık Örgütü'nün tanımına göre sağlık; sadece hastalık ve hastalığın olmaması değil fiziksel, ruhsal ve toplumsal (sosyal) yönden de tam bir iyilik halidir. Sağlığın sözlük tanımı; bireyin fiziksel, duygusal, zihinsel ve toplumsal açıdan çevreyle uyum içinde işlev görebilme yeteneğidir. Tanımda sağlığın fiziksel olmasının yanı sıra ruhsal ve toplumsal boyutu da dikkate alınmıştır. Dolayısıyla estetik amaçlı tıbbi müdahale her ne kadar tedavi amacı taşımasa da bireyin temel insan haklarından biri olan kişinin ruhsal iyiliğini de kapsayan sağlık hakkının gerçekleştirilme araçlarından birisidir. Tıbbi müdahale türleri müdahalenin özelliğine göre ayrılmıştır. Tıbbi müdahaleler genel olarak teşhis ve tedavi amacıyla yapılan müdahaleler olarak ortaya çıkmışken tıp bilimindeki gelişim ve değişimler yeni müdahale türlerini ortaya çıkarmıştır. Tarihsel olarak estetik amaçlı tıbbi müdahale; plastik ve rekonstrüktif cerrahi müdahalelerin bir alt dalı olarak ortaya çıkmış ve gelişmiştir. Bu çeşit tıbbi müdahaleler eski çağlardan beri uygulanmakta olmasına karşın, özellikle birinci ve ikinci dünya savaşlarında yaralananların vücut bozukluklarını düzeltmek, doku ve organ kayıplarını onarmak için yapılan ameliyatlar sayesinde büyük bir gelişim göstermiştir. Bu şekilde başlayan çalışmalar estetik cerrah sayısının artmasına ve teknolojideki gelişmelere bağlı olarak da ameliyatların çok daha ucuza yapılabilmesi nedeniyle estetik ameliyatların yaygınlaşmasına sebep olmuştur.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »