Architecture
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/10679/306
Browse
Browsing by Subject "Ankara Resim ve Heykel Müzesi"
Now showing 1 - 1 of 1
- Results Per Page
- Sort Options
ArticlePublication Open Access Ankara Resim ve Heykel Müzesi’nin duyulmamış tarihi(Hacettepe Üniversitesi, 2014) Köksal, Ayşe Hazar; Industrial Design; BİNGÖL, Ayşe Hazar KöksalTarih boyunca toplumsal bellek ve karşı bellek birbiri ile mücadele halindedir. Farklı iktidar ve bilgi ilişkilerinin anlatılarına göre yeniden inşa edilen tarih, toplumsal belleğin, yani bir toplumun neyi hatırlayıp unutacağının sınırlarını çizmektedir. Sanat müzeleri, bu süreçte, görünür kıldığı objeler aracılığıyla, hem bu resmi tarihi meşrulaştırır, hem de tarihin ortak bir toplumsal bellek oluşturmasına aracılık eder. Ancak çoğulcu toplumsal yapı, farklı toplumsal bağlamlar, pratikler ve geçmişlerden beslenen bir öteki tarihi oluşturmayı sürdürmektedir. Toplumsal belleğin sınırlarına rağmen, sessiz ve görünmez bir ortak geçmişi paylaşanlar zaman içerisinde bir karşı bellek oluşturmaya başlar. Bu durum, karşı belleği de kapsayacak yeni bir tarih anlatısı arayışını beraberinde getirir. Müze, toplumsal ve karşı bellek üzerinden yapılan bu iktidar mücadelesinin en etkin aracılarından biri olur. Bu makale, 1970’lerde Ankaralı sanatçıların karşı belleklerinden beslenen bir sanat tarihi anlatısını oluşturma ve bunu kendi sanat müzelerini kurarak meşrulaştırma çabalarını aktarmayı amaçlamaktadır. Ankara Resim ve Heykel Müzesi 1980 yılında kurulduğunda bu mücadelenin katkısı önemli olmuştur. Bu çerçevede makale, Ankara Resim ve Heykel Müzesi’nin resmi kurum tarihinden ziyade, müzenin kurulmasının ardındaki sessiz dinamikleri ve dolayısıyla kurumun duyulmamış tarihini anlatmayı hedeflemektedir. Erken Cumhuriyet döneminde sanat dünyasında etkin olan Güzel Sanatlar Akademisi, kendisine bağlı olarak kurulan Resim ve Heykel Müzesi aracılığıyla Türkiye’deki sanat tarihi anlatısının sınırlarını belirleyen en önemli kurum olmuştur. Müzede Akademi’nin ulus devlet anlatısına dayalı sanat tarihi yazımı görünür olmuş ve bu anlatı toplumsal sanat belleğini oluşturmuştur. Türkiye konjonktürünün sürekli değişmesine rağmen müzenin aynı pratiği devam ettirmesi 1970’lerde eleştirilmeye başlanmıştır. Bu eleştiriler, aynı zamanda, çeşitlenen sanat ortamında Akademi’nin müze üzerinden yeniden meşruiyetini kurma çabasına da yöneliktir. Aynı dönemde Ankara’daki sanat ortamı Ankaralılık üzerinden bir kimlik oluşturmaya ve bu kültürel kimlikten beslenen üretimler ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu süreç, Ankaralı sanatçıların karşı belleklerinin oluşturduğu eserleri görünür kılacak bir müze ve sanat tarihi taleplerini artırmıştır. Mesele, Erken Cumhuriyet döneminden beri değişmeyen sanat tarihi yazımına ve bunun müzede teşhir biçimine alternatif bir anlatı inşa etme çabasıdır. Ankara Resim ve Heykel Müzesi, Ankaralı sanatçıların sanat tarihi üzerinden verdikleri bu iktidar mücadelesi için bir alan olarak kurulmuştur. Ancak, nihayetinde Ankara Müzesi de koleksiyonu, teşhiri ve tasnifiyle İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nin bir benzerini oluşturmuş, Ankaralı sanatçıların bir raddeye kadar görünür olmasına izin verilen ve resmi sanat tarihinin sınırlarının hissedildiği bir müze ortaya çıkmıştır. Toplumsal bellek, birleştirici bir gösteri olarak karşı belleği yok etmiş ve kendine benzerlik bulaştırmıştır. Bu kapsamda, başta o dönemde müze kurulmasına yönelik etkin yayınlar yapan Ankara Sanat Dergisi’nde çıkan yazılar taranmış, döneme dair diğer yayınlar aracılığıyla dönemin konjonktürü anlaşılmış, eldeki belgelerden ise müzenin resmi tarihinin dışında kalan bazı konulara açıklık getirmek için yararlanılmıştır.