Person:
ÜNVER, Yener

Loading...
Profile Picture

Email Address

Birth Date

ScopusORCID

Name

Job Title

First Name

Yener

Last Name

ÜNVER
Organizational Unit

Publication Search Results

Now showing 1 - 9 of 9
  • Placeholder
    ArticlePublication
    Alman Federal Yüksek Mahkemesi'nin tıbbi müdahalelerde aydınlatma yükümlülüğüne ilişkin bir kararı
    (Seçkin Yayıncılık, 2014) Ünver, Yener; Law; ÜNVER, Yener
    Kendi kaderini tayin hasta için temel bir haktır. Hastanın, rızasının hukuki geçerliliği için zamanında ve yeterince aydınlatılması gerekir. Bir müdahale için verilen rıza, sadece onun açısından etki gösterir, sonraki müdahaleler açısından etki göstermez. Çok acil hallerde rıza almak olanağı yoksa, alışılagelmiş tedavi yöntemi seçilmeli, en riskli olanlar tercih edilmemelidir. Aydınlatma yapıldığını ispat yükümlülüğü, doktorun üzerindedir.
  • Placeholder
    ArticlePublication
    Hemşi̇reli̇k Yönetmeli̇ği̇'ni̇n 6. maddesi̇ne uygun hareket eden hemşi̇re cezalandirilabi̇li̇r mi̇?
    (Legal Yayıncılık, 2016) Ünver, Yener; Law; ÜNVER, Yener
    According to Nursing Regulations Art. 6/1-b, "although nurses predict the potantial damage about medical diagnosis and treatment, they discuss the situation with the doctor and if the doctor insist on practising the process, they follow the process given by doctors according to their written request." It is clear that doctor who gives the order that forms a basis of crime will be held liable in criminal law (also according to administrative law and public law), but the problem here is whether nurses who follow the orders will be held liable or not. Even though within this problem, code (law) has seen as enforcement of legal provision, here, there is no legal provision and as a matter of fact, the regulation breaches both Turkish Constitution (Art. 137) and Code (Turkish Criminal Code Art. 24) and also lack of regulations on the orders that may become a crime during its application, assessing in the eye of this matter would be defective. Law (or regulation) does not regulate the matter of order, but it regulates on giving instructions to nurses by doctors about medical intervention in a concrete case and their relationship in "receiving ordersgiving orders". The problem here occurs in this article, when this relationship constituted with the law or regulation and when there is a concerete case on doctors and nurses are in the same medical intervention team and nurses follow the order given by doctors. That's why, the problem originated by the regulation doesn't occur because of the cooperation between nurse and doctor and their relationship about giving and taking instructions about orders, but it is related to the matter of order and how nurses can predict the crime related result. The order given within this relationship doesn't really related to the subject of this problem examined in this article and this cooperation and following the instructions are related to medical law and law itself. For assessing clearly, that relevant regulations can exculpate criminal liability of nurse, constitutional and legal provisions about carrying out the order given by competent authority should be examined. Turkish legislation forbids to justify criminal order that is regulated by regulation. Despite of the provisions of the regulations, a nurse who follows orders will be held responsible in addition to the liability of doctor who gives the order.
  • Placeholder
    ArticlePublication
    Prevalence of depression, anxiety, stress, and anger in Turkish prisoners
    (Wiley, 2013-09) Ünver, Yener; Yuce, M.; Bayram, M.; Bilgel, N.; Law; ÜNVER, Yener
    In Turkey, prison studies are rare and the mental health status of prisoners has not received proper attention. The purpose of this cross-sectional and descriptive study was to assess the prevalence of depression, anxiety, stress, and anger among a group of Turkish prisoners. Two self-reporting instruments (the Depression Anxiety Stress Scale-42 and Multidimensional Anger Scale) were filled out by 685 prisoners. Prisoners in the study group were found to be depressive, anxious, and stressed. Anger symptoms and aggressive behaviors were found to be at a moderate level. Prisoners with a history of being subjected to domestic violence in childhood had higher depression, anxiety, and stress scores than those without such a history. Young prisoners, those who had been previously imprisoned, with substance dependency and higher stress and anxiety levels reported more anger symptoms than others. Psychological support, together with stress and anger management programs, seems to be essential.
  • Placeholder
    ArticlePublication
    Kısırlaştırma suçu
    (Legal Yayıncılık, 2012) Ünver, Yener; Law; ÜNVER, Yener
    Kısırlaştırma (sterilizasyon) suçu Türk Ceza Kanunu‟nun 101. mad- desinde iki ayrı suç tipi halinde düzenlenmiĢtir. Birinci fıkradaki düzenle- meye göre, bir erkek veya kadını rızası olmaksızın kısırlaştırmak suçtur ve üç yıldan altı yıla kadar hapis cezasını gerektirir. Failin kısırlaştırma işlemi yapma yetkisi oymayan bir kimse olması halinde, bu ceza üçte bir oranında artırılır. Maddenin ikinci fıkrasına göre ise, rızaya dayalı olsa bile, kısırlaştırma eylemi bu konuda yetkisi olmayan bir kimse tarafından yapılırsa, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir. ikinci fıkradaki suçta, mağdurun rızasının bulunması cezayı artıran bir neden iken, ilk fıkradaki suçta rızanın yokluğu suçun bir unsuru olup, bu ilk fıkradaki suçta failin yetkisiz bir kimse olması cezayı artıran bir nedendir. Türk Ceza Kanunu kısırlaştırmayı suç olarak düzenlediği halde, hadım etmeyi suç olarak düzenlememiştir. Kısırlaştırmada bir kimsenin üreme yeteneği, hadım et- mede ise cinsel faaliyette bulunma yeteneği ortadan kaldırılmaktadır. Türk hukukunda kısırlaştırma TCK‟nda (m. 101) suç olarak düzenlenmekle bir- likte, hukuka uygun kısırlaştırma ve diğer koşul ve unsurlar ise Nüfus Planlaması Hakkında Kanunu ile Rahim Tahliyesi ve Strerilizasyon Hiz- metlerini Yürütülmesi ve Denetlenmesine ilişkin Tüzük‟de düzenlenmiştir. Kısırlaştırma suçları bireyin vücut dokunulmazlığı ile üreme hakkı hukuksal değerlerini korumakta olup, herkes tarafından genel kastla işlenebilen suçlar olarak düzenlenmişlerdir”.
  • Placeholder
    ArticlePublication
    Yüz naklinin İspanya'daki hukuksal görünümü
    (Legal Yayıncılık, 2012) Martorell, E. C.; Ünver, Yener; Law; ÜNVER, Yener
    Ölen bir kimseden bacak, kol ve hatta yüz nakledilmesi artık Adli- Kurgu-Tarihine ait bir şey olmayıp, son on yıl içinde ağır bedensel durumda bulunan insana normal yaşamı sunan bir gerçekliktir. Yüz nakli, iyileşti- rici/tamir edici doku naklinin bir türüdür. Bu mikro cerrahi müdahalesinde, yüz doku yapısı, örneğin ölen bir kimsenin burun, deri, dil veya göz kapağı, varolmayan yüz veya bunun bir kısmını oluşturmak içi, tıpkı bir maske gibi hastaya nakledilir. Tıbbın birçok deneysel alanlarında olduğu gibi, İs- panya’daki yüz naklı çok açık bir biçimde hukuksal bir sürecin gelişimine yol açtı. Bununla birlikte, VCA’ya ilişkin hukuksal belirsizlik diğer ülke- lerde de karşılaşılan bir durumdur. Organ nakli İspanyol Nakil Kanunu (Or- gan alımı ve nakline ilişkin 27 Ekim 1979 tarih ve 30/1979 sayılı Kanun) ve İspanyol Naklin Düzenlenmesi Tüzüğü (İnsan organlarının kazanımı ve kilinik yararlanılmasına ilişkin faaliyetler ve bağışların mülkilik sistemine göre düzenlenmesi ile organ ve dokuların naklini düzenleyen 2070/1999 sayı ve 30 Aralık 1999 tarihli Krallık tasarrufu) ile düzenlenmiştir. Bununla birlikte, organ nakli mevzuatı içinde, doku nakli için de geçerli olan hüküm- ler de vardır. Buna ilişkin bir örnek, İspanyol Nakil Kanunu’nun 5. maddesidir. Buna göre, ilgili kimse açıkça aksine bir açıklamada bulunma- mışsa, ölen bir kimsenin organları veya diğer vücut parçaları tedavi veya araştırma amaçlı alınabilir. Ayrıca, İspanyol Nakil Kanunu’nun ikinci ek maddesine göre, saydam tabaka ve diğer dokuların hukuk düzeni tarafından düzenlenmiş nakil amacıyla alınabilir. Yine, İspanyol Nakil Kanunu’nun bağış ve nakille ilgili faaliyetlerin uluslararası koordinasyonu hakkındaki V. Bölümü’nün hükümleri, aşikar bir surette insan dokularının alınması nakli- nin uluslararası koordinasyonu açısından da geçerlidir.
  • Placeholder
    ArticlePublication
    Genetik teşhislere yönelik tıbbi müdahalelerden kaynaklanan ceza hukuku sorumluluğu
    (Legal Yayıncılık, 2013) Ünver, Yener; Law; ÜNVER, Yener
    Günümüzde yapılan bilimsel açıklamalarda, erişkin bir insanda yaklaşık olarak yetmiş beş-seksen trilyon hücre, her hücrede kırk altı kromozom ve iki metre uzunluğunda DNA bulunduğu ve bir insandaki DNA miktarının dünyanın etrafını dört-beş kez dönebilecek uzunlukta olduğu belirtilmektedir. Bilimsel çevrelerin daha önceki açıklamalarında bir insanda yüz yirmi bin gen olduğu beyan edilirken, tıp bilim çevreleri günümüzde otuz bin veya otuz beş bin genin olabileceği belirtilmektedir. 1. İnsan bedeni, sağlığı ve yaşamı bakımından bu kadar önemli genler üzerinde yapılacak teşhislerin hukuksal alanda kalması birçok açıdan önemlidir. Ancak genetik teşhislerin tek önemi, bazı hukuksal sorunlara yol açabilme potansiyeli değildir. Aynı zamanda, hastalıkların ön veya asli tanısı, tedavisi, yeni ilaç, tedavi ve metod geliştirmesinde son derece önemli ve etken olduğu gibi tıp teknolojisindeki gelişmeler dolayısıyla, yeni bir varlık veya gıda üretimi için dahi son derece önemli araç ve zemini oluşturmaktadır.
  • Placeholder
    ArticlePublication
    Sağlık alanında ceza hukuku sorumluluğunun temel prensipleri
    (Legal Yayıncılık, 2014) Ünver, Yener; Law; ÜNVER, Yener
    Sağlık alanında ceza hukuk sorumluluğuna ilişkin özel ilkeler mevcut olmayıp, genel ceza hukuku ilke ve kuralları bu alan için de geçerlidir. Ancak bu alana özgü özel kanuni düzenlemeler ve farklı vaka biçimleri ile tıbbın/sağlığın kendine has niteliği belli davranış biçimlerinin özel olarak ve bu niteliğin yapı, neden ve sonuçları dikkate alınarak değerlendirme yapılmasını gerektirmektedir. Bu alana özgü ceza hukuku sorumluluğu değerlendirmesindeki asli ilkeleri, tıbbi müdahalenin hukuka uygunluğunu sağlayan yetkili hekim, tıbbi standarda uygun tıbbi müdahale, (tartışmalı bir koşul olan) endikasyon, gerekli ve yeterli aydınlatma sonrası alınan muvafakat gibi koşulların varlığı değerlendirmesi sonrası dikkate alınacak ilke ve pozitif hükümlerle düzenlenen kurumları, ceza sorumluluğunun şahsiliği (AY m. 38; TCK. m. 20), suçun oluşumundaki katkıya göre ceza sorumluluğunu belirleyen suç ortaklığı hükümleri , güven ilkesi ve taksirli suçlarda ceza miktarının her fail açısından değerlendirilecek kusur oranına göre belirlemek ilkesi ve gerekli ve yeterli aydınlatma sonrası yetkili kişiden alınan geçerli muvafakat (rıza) (TCK m. 26/2) olarak belirtebiliriz. Diğer yandan 2004 yılında yürürlüğe giren ve gerek AY m. 13 gerek Ay m. 90/5 uyarınca kanunlarımızın üstünde ve bir iç hukuk mevzuatımız olan Avrupa Konseyi Biyotıp Sözleşmesi'nin getirdiği düzenlemelerin, ceza hukuku açısından doğurduğu sonuçların da dikkate alınması gerekmektedir.
  • Placeholder
    ArticlePublication
    Ceza hukuku açısından taşıyıcı annelik
    (Legal Yayıncılık, 2015) Ünver, Yener; Law; ÜNVER, Yener
    Türkiye açısından sun’i döllenme yalnızca evli çiftlerde mümkün- dür. Taşıyıcı annelik ise, Türkiye’de ve çoğu Avrupa ülkelerinde yasak- lanmıştır. Oysa, Birçok çiftin çocuğu olmuyor ve insanlar çocuk sahibi olmak için çok şeyi feda etmektedirler. İlke olarak taşıyıcı anneliğe izin verilmelidir. Bunun için, suiistimalleri önlemek ve çocuğun yararını ko- rumak amacıyla bazı koşullar getirilebilir. Taşıyıcı anneliğin insan onuruna aykırı olduğu, kadını yalnızca doğum makinesi haline getirdiği, çocuğun yararının dikkate alınmadığı, taşıyıcı annenin şerefinin korunmadığı argümanları birer spekülasyondan ibarettir. Ticaret yasağı veya çocuğun yetişmesi açısından evli olmayan çiftler ve homoseksüel çiftlere iznin verilmesinin yasaklanması, taşıyıcı annenin yumurtasının kullanılmasına rağmen çocuğun üçüncü kişilere verilmesinin engellenmesi veya bir çiftin evlat edinmek yerine hem yu- murta hem de spermi başkalarından alıp üçüncü bir kadını taşıyıcı anne olarak ısmarlamaları engellenebilir. Kiralık annelik kurumuna Türkiye’de veya yurtdışında başvurulur ve bu sanki hukuken evli annenin veya nüfusuna kayıt yapılan annenin çocuğu gibi kaydedilirse, olasılıklara göre değişik suçlar işlenebilir. Soybağını değiştirme suçu TCK. m. 231/1’de düzenlenmiştir. ‘Bir çocuğun soybağını değiştiren veya gizleyen kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır’. Bu suç işlenebilir. Ayrıca evrakta sahtecilik (TCK m. 204 vd) suçu işlenebilir. Yine resmi memura yalan beyan TCK. m. ‘206- (1) Bir resmi bel- geyi düzenlemek yetkisine sahip olan kamu görevlisine yalan beyanda bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile ce- zalandırılır.’ Düzenlemesi de ihlal edilebilir. Bu suçlar yurtdışında işlenirse, Türkiye’de ilgili kişiler hakkında dava açılabilir. Bu durumda TCK. m. 11 ve 12 ve 19’un dikkate alınması gerekir. Tüp Bebek Yönetmeliği diye adlandırılan Yönetmeliğin 24/3. maddesi bu Yönetmeliğe aykırı her tür reklamı yasaklamaktadır. Ancak bu madde günlük yaşamda hiç uygulanmamaktadır. Kiralık annelik gerçekte çağdaş hukuka aykırı sayılmaması gere- ken önemli bir ihtiyaçtır. Özellikle doğan çocuğun çeşitli nedenlerle son- radan sahiplenilmemesi veya hukuki annenin genetik anneye ya da sipa- riş veren anneye çocuğu vermemesi ciddi risklerden bir kaçıdır. Bu tür riskleri önleyici veya azaltıcı hukuki önlemler alınmak koşuluyla, kiralık annelik kurumuna izin verilmelidir.
  • ArticlePublicationOpen Access
    Türkiye'de ceza hukukunda Avrupa hukukuna uyum çalışmaları bağlamında üçüncü yargı paketinin genel değerlendirilmesi
    (Marmara Üniversitesi, 2013) Ünver, Yener; Law; ÜNVER, Yener
    Türk kanunkoyucusu 2001 yılından itibaren hızlanmakla birlikte, esasen onlarca yıldır mevzuatımızı AB Kazanımlarına uygun hale getirmek için ciddi mesai sarf etmiş ve mevzuatta çok sayıda değişikliğe ve iyileştirmelere gitmiştir. Türkiye’nin gerçekleşmesi olanaksız derecede güç görünün AB üyelik statüsün- den bağımsız olarak, bu alandaki çalışmalar Türk hukukunun gelişimine önemli katkı sağlamıştır. Bu çalışmalar, demokrasi, çağdaş hukuk ve hukuk kültürü açısından çok yararlı olmuştur. Ancak, bu çalışmalar çok sınırlı kişilerce, konu- nun uzmanlarından yararlanmadan, çok acele biçimde, yeterince ilgili çevreler- ce bilimsel açıdan incelenip tartışılmaksızın tepki kanunları biçiminde ve ciddi hatalarla yapılmıştır. Birçok kanun daha yürürlüğe girmeden veya sonrasında, aradan çok kısa süreler geçmesine karşılık, çok sayıda değişikliği tekrar yaşamak zorunda kalmıştır. Bunlar ise, ülkede hukuka duyulan güveni azaltmış, uygu- lama itibariyle gizli af etkisi göstermiş ve günü kurtaran kişilere özgü kanun değişiklikleri görüntüsü yaratarak, AB Hukukuna uyum adı altında dahi olsa, kanun ile hukuk farkını ortadan kaldıran, bilimsel konularda bilimin değil si- yasi çoğunluğun isteğinin hukuk gibi algılanmasına yol açan ve gerçekte AB Kazanımlarından uzaklaşan bir hukuk kültürünün iyice yerleşmesine neden ol- muştur. Kanuni düzenlemeler kadar ve belki de bu geçiş süreçlerinde onlardan daha da önemli olan adli kişi veya makamların hukuk uygulamaları ve hukuk kültürüdür. Bu konuda, son on yıl içindeki bazı kanunu düzenlemelerdeki olumlu gelişmeler bir yana, genelde kanuni düzenlemeler özelde ise yargı uygu- lamasında ilerleme değil, ciddi geriye gidişin olduğu ve hızla AB Hukuku kaza- nımlarından uzaklaştığımız gözlemlenmektedir. Bu alandaki başarı, çok zaman kaybetsek de, yeniden modern ve bilimsel hukuk kültürü ve yargı uygulamasını tesis etmekle olabilecektir.