Publication:
Hasta hakları hakkında yazmak

Placeholder

Institution Authors

Research Projects

Journal Title

Journal ISSN

Volume Title

Type

bookPart

Access

Attribution 3.0 United States
openAccess

Publication Status

Submitted

Creative Commons license

Except where otherwised noted, this item's license is described as Attribution 3.0 United States

Journal Issue

Abstract

Demokrasilerdeki esas amaç olan, her bireyin toplumun ayrıcalıklı ve önemli bir unsuru olarak refahı, ancak insan hakları temelinde kurulabilir. İster demokrasi çerçevesinde irdeleyelim ister insan hakları penceresinden bakalım ya da betimlememizi çerçeveli pencere olarak birleştirelim, baktığımızda gördüğümüz ilk somut durum yaşama hakkının önemi ve gözetilmesi mecburiyeti olacaktır. Belki de hukuk alemi, yaşama hakkının korunması yönünden devletleri sorumlu tutarken, yaşama hakkını az önce ifade ettiğimiz soyut çerçeveden yorumlayarak, hekimleri de her daim konunun öznesi yapma eğiliminde olmuştur. Belki de pek çoğumuzun popüler kelime anlamı ile sınırlandırılmış bir ifade olduğunu düşündüğümüz hasta hakları terimine karşı, “Bende etik olarak dahası var iken neden azını istiyorsun?” şeklindeki sessiz çığlık buradan kaynaklanmaktadır. Hasta haklarına yönelik çalışmaların konu ettiği karmaşık örüntü, tek bir disiplinin ya da aynı bilgiyi haiz kümelerin üzerinde çalışıp kuram üretebileceği kadar basit; üretilen tekrara yönelmiş eser veya makalelerin çözüm önerisi getirerek yayınlanacağı kadar da önemsiz bir konu değildir. İnsan hakkı veya hasta hakkı gibi yorumu son derece zor ve işlevi hayati önemi haiz bir konunun çalışılması, çok disiplinlilik yanında, yine ve yeniden bilimsel bir yöntem gerektirmektedir. Yazmak için gerekli olan bilimsel yöntem okuyan için de bir o kadar önemli ve elzemdir. Bilimsel yöntem ile yazılan ve bir yönü ile de okuyucuyu bilimsel okumaya zorlayan bir metin, seçilen bilimsel yazım yaklaşımına göre, peşinen kabul edilmiş bir yargıyı ifade etmekle yetinebilir ya da ürettiği farklı yorumlama seçenekleri ile yeni bir bakış açısı oluşturabilir. İnsan haklarının bir alt kümesi olan hasta hakları hangi bilim dalının konusudur? Yaptırımları ile hukuki bir manzume midir? Tarafları itibarıyla tıbbi bir sözleşme midir? Amacı itibarıyla etik bir çerçevelendirme midir? Paydaşları arasındaki ilişkileri ve bu ilişkilerden doğan sonuçları ele alan bir kavram mıdır? Düşüncemiz, hasta haklarının sonuncu tanımı hak ettiğidir ve bu tanımın en genel tanım olması ise basit bir gerekçelendirme olarak öne sürülebilir. Kanımızca, işaret edilen yaklaşımdan olarak hasta hakları sosyoloji biliminin [de] konusudur. Hasta hakları konusunda taraf ve paydaşların tanımlanmasının, bize göre en önemli işlevi karmaşık örüntünün kişi ve kurumlarını [muhâbirlerini, muhakkiklerini, muhataplarını, muhbirlerini, murâkıblarını, mutasarrıflarını, muzırlarını, müdâhillerini, müesseselerini, müfettişlerini, mükelleflerini, mümessillerini, mümzilerini, müsâbıklarını, müsebbiplerini, müsteşârlarını, müşâhitlerini, müştekilerini, müşterilerini, müteahhitlerini, mütecavizlerini, müvekillerini] vurgulayabilmektir. Hemen ilk akla gelen taraf ve paydaşlar ise, alfabetik sıralama ile, [Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı, Danıştay, Hasta, Hasta Hakları Derneği, Hasta Hakları Koordinatörü, Hasta Hakları Kurulları, İdari Görevli Sağlık Mensubu, Kamu Davası Hâkimi, Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşları, Kolluk Kuvvetleri, Medya, Özel Hukuk Davası Hâkimi, Psikolog, Sağlık Bakanlığı, Sağlık Mensubu, Sendika, Sosyal Hizmet Uzmanı, Taraf Avukatları, Tüketici Derneği, Tüketici Mahkemesi, Vatandaş, Yargıtay, Hasta Hakları Konusunda Akademik Müellifler ‘Deontologlar, Hukukçular, Sağlık Mesleği Mensupları, Sosyologlar, Tıp Etikçileri, Tıp Tarihçileri’, Hasta Hakları Konusunda Yazacağı ve Söyleyeceği Olanlar ‘Sağlık Mesleği Mensupları, Hukuk Mesleği Mensupları, Karikatüristler, Gazeteciler, Sosyal Medya Kullanıcıları’…] olarak ifade edilebilir. Bin dokuz yüz yetmişli yıllar hastaların hak arayışı bağlamında, bazı ülkelerde sağlık hukukunun ayrı bir disiplin olarak tanımlanmasının da etkisi ile, genel bir uyanış dönemi olarak kabul edilir. Doksanlı yılların başında özellikle Orta Avrupa ülkelerinde yaşanan politik değişimlerin de etkisi ile genel olarak sivil toplumun, özel bir paydaş olarak ise hasta örgütlerinin çalışmaları siyasal ve toplumsal bir gündem oluşturmuştur. Yeni binyıla yaklaşırken, tüm dünya ülkelerinde özellikle Bali Bildirgesi’nin hızlandırıcı etkisi ile hasta haklarının normlaştırılmasına yönelik çalışmalar başlatılmıştır. Hatalı tıbbi uygulamalardan doğan zararların bir miktar para ile tazmininde, olgu ve veri kaynağı olarak sıklıkla işaret ettiğimiz ABD’de, Hastaların Korunması Hakkında Uzlaşmacı [Bipartisan – İki Partili] Kanun tasarısı, beş yıl süren bir çalışma sonrasında 2001 yılında senato onayına sunulmuş, ancak hâlen onaylanmamıştır. Kanada Tabipler Birliği, ABD etkisi ile hasta haklarına yönelik hukuki çalışmaların başladığı dönemde tasarı çalışmalarını, “Düzenlemelerin bu şekilde geçmesi ile yapılacak testlere, konsultasyon veya sevklere ve planlanacak tedaviye hekimler değil, sigorta şirketleri karar verecektir.” ifadesi ile eleştirmiştir. Kanada’da Québec ve Alberta eyaletleri dışında hasta haklarına yönelik hukuki bir düzenleme bulunmamaktadır. Québec eyaletinin Avrupa kıtasına ait sosyal aidiyetinden yola çıkarak, Avrupa Birliğinin hasta haklarına yönelik düzenlemelerine baktığımızda ise Avrupa Birliğinin hasta hakları konusunda haritalama raporu çalışmasının 2016 yılında tamamlandığı görülür. Hasta hakları kavramının uygulamaya dönüşümündeki evrensel ihtiyat, hasta haklarına yönelik yerel yasal düzenlemelerimizde gösterilmemiştir. Hasta haklarına yönelik uygulamalar ve/ya uygulamaya yönelik düzenlemeler bekletilebilecek meseleler değildir. Ancak bekletmeme kayygısı ihtiyatsızlığı ve aceleciliği sonuçlamamalıdır. 1998 yılında, Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi’nin güncellenmesi bir yaklaşım olabilecekken; Yönetmelik’in içerik, kavramsal bütünlük ve lafzi olarak, hazır hâle gelmeden mevzuatımıza girmiş olmasının, sağlık hizmet sunumunda yeni sorunlara neden olup olmadığının akademik düzeyde tartışılması gerektiğini düşünmekteyiz. Hasta hakkı insan hakkıdır. Hasta hakkı kavramınının doğru biçimde tanımlanması çok disiplinlilik gerektirir. Hasta hakları gibi karmaşık unsurlar barındıran bir konunun çözüm yolunun kabullenmeme ve sürtüşme olamayacağı aşikârdır. Sağlık mesleği mensuplarının da konuya yönelik oluşturduğu eser ve makaleler ile meselenin hakkaniyetli bir çözüme kavuşacağına inanmaktayız. Hasta hakları meselesinin akademik ortamda tartışılabilmesi yönünde Uluslararası Bilimsel, Teknik ve Medikal Yayıncılar Birliği’nin 2014 Raporu’ndaki otuz beş bine yakın aktif hakemli akademik dergi sayısı ve yıllık kabul edilen iki buçuk milyon makale sayısı motive edicidir. Hasta hakları konusunda yüzeyel çekişmelerden uzaklaşarak konuyu bilimsel platformda tartışmak amacında olan meslektaşlarımız olduğu ümidi ve düşüncesindeyiz. Bu amaca yönelik dikkate alınması gereken ilk somut durum, bir yıl içinde yayınlanan makale sayısının okunulurluğu azalttığı ve tekrara yönelik yazıların hedefe yönelmediğidir. İkinci ve daha önemli saptamamız ise çözümü birlikte üretebileceğimiz paydaşların sosyal bilimler kökenli oldukları ve bilimsel yaklaşım, bilimsel yazım, bilimsel okuma yöntem ve alışkanlıklarının bizlerden farklı olduğunu unutmamamız gerektiğidir.

Date

2018

Publisher

Türk Nöroşirürji Derneği

Description

Keywords

Citation

Collections


Page Views

0

File Download

0