Publication: The role of maternal mentalization in mothers' emotional availability and toddlers' attachment security
Institution Authors
Authors
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Type
Master's thesis
Access
info:eu-repo/semantics/restrictedAccess
Publication Status
Unpublished
Abstract
Secure attachment to a primary caregiver in early childhood is related with positive child outcomes in the short- and long-run. The formation of secure attachment is influenced by maternal cognitive and behavioral characteristics. In this study, I aimed to examine maternal mentalization as an aspect of maternal cognitive characteristics, emotional availability that encompasses sensitivity, structuring, non-hostility, and non-intrusiveness as maternal behavioral characteristics, and toddlers' attachment security in a low socio-economic-status (SES) group in Istanbul, Turkey. One hundred and thirteen mothers (Mage= 30.30 years, SD= 4.77) and their 11-38 months old toddlers (Mage= 23.22 months, SD= 6.84, 45.1% female) took part in the study. The participants were visited at home and videotaped for two hours. During these two hours, they went on their normal routines, engaged in instructed 10-minutes free play, and filled out a questionnaire pack. Maternal mentalization was assessed by self-report Parental Reflective Functioning Questionnaire (PRFQ; Luyten et al., 2009). Free play footages were coded for Emotional Availability Scales (EAS; Biringen, 2008) by 2 trained reliable coders. Two-hour naturalistic home observation of toddlers was coded by 2 trained reliable coders for attachment security using Attachment Q-Sort (AQS; Waters & Deane, 1995). The results showed that maternal pre-mentalizing, a subscale of PRFQ indicating maladaptive and hostile elements of mentalization, negatively predicted attachment security of toddlers. Mothers' interest and curiosity in their toddlers' mental states was positively related with maternal sensitivity, but other dimensions of mothers' emotional availability were not associated with maternal mentalization. Also, none of the dimensions of EAS were related with toddlers' attachment security. More than half of the mothers were assigned to complicated zone in EAS, which reflects insecure-ambivalent/resistant characteristics. Therefore, I conducted a subgroup analysis with 63 mother-toddler dyads in the complicated zone. Complicated mothers' pre-mentalizing modes negatively predicted maternal sensitivity and toddlers' attachment security. In addition, maternal sensitivity in EAS predicted attachment security and fully mediated the relationship between mentalization and attachment security. The results demonstrated that mentalization characteristics of mothers from low SES can vary based on their attachment-specific individual differences in dyadic relationships. Hence, interventions targeting low SES mothers should consider both mentalization and behavioral indicators.
Erken çocuklukta birincil bakım verene güvenli bağlanma, kısa ve uzun vadede çocuk gelişimiyle olumlu ilişkilidir. Güvenli bağlanmanın oluşumu, annenin bilişsel (Örn. zihinselleştirme) ve davranışsal (Örn. duygusal erişilebilirlik) özelliklerinden etkilenir. Bu çalışmada, düşük sosyoekonomik düzeydeki (SED) Türk örneklemindeki annelerin zihinselleştirilmesini, duyarlılık, yapılandırma, düşmanlık yapmama ve müdahaleci olmamayı kapsayan duygusal erişilebilirliğini ve 1-3 yaş aralığındaki çocukların bağlanma güvenliğini incelemeyi amaçladım. Çalışmaya yüz on üç anne (yaş ortalaması 30.30 yıl, SS = 4.77) ve küçük çocukları (yaş ortalaması 23.22 ay, SS = 6.84) katıldı. Katılımcılar evde ziyaret edildi ve iki saat boyunca videoya alındı, bu süre zarfında normal rutinlerine devam ettiler, 10 dakikalık serbest oyun oynadılar ve bir anket paketi doldurdular. Annenin zihinselleştirilmesi öz bildirim Ebeveyn İçsel Düşünme İşlevselliği Ölçeği (EİDİÖ; Luyten ve diğerleri, 2009) ile değerlendirildi. Serbest oyun görüntüleri 2 eğitimli güvenilir kodlayıcı tarafından Duygusal Erişilebilirlik Ölçekleri (EAS; Biringen, 2008) ile kodlanmıştır. Çocukların bağlanma güvenliği iki saatlik doğal ev gözlemine dayanarak Bağlanma Davranışları Sınıflandırma Seti (BDDS; Waters & Deane, 1995) ile 2 eğitimli güvenilir kodlayıcı tarafından kodlandı. Sonuçlar, zihinselleştirmenin olumsuz ve zararlı unsurlarını gösteren ve EİDİÖ'nün bir alt ölçeği olan zihinselleştirme öncesi tutumların, çocukların bağlanma güvenliğini olumsuz olarak yordadığını gösterdi. Annelerin çocukların zihinsel durumlarına ilgi ve merakları anne duyarlılığını olumsuz olarak yordadı. Duygusal erişilebilirliğin diğer boyutları annenin zihinselleştirilmesi ile ilişkili değildi. Ayrıca duygusal erişilebilirlik ölçeğinin alt boyutlarından hiçbiri çocukların bağlanma güvenliği ile anlamlı bir ilişki göstermedi. Annelerin yarısından fazlasının duygusal erişilebilirlik kategorilerinden güvensiz-kararsız / dirençli özellikleri taşıyan karmaşık kategoride yer almıştır. Bu nedenle karmaşık kategorideki 63 anne-çocuk çiftiyle bir alt grup analizi yaptım. Karmaşık kategorideki annelerin zihinselleştirme öncesi unsurları, annenin duyarlılığını ve çocukların bağlanma güvenliğini olumsuz olarak yordadı. Ek olarak, anne duyarlılığı bağlanma güvenliğini yordarken, zihinselleştirme ile bağlanma güvenliği arasındaki ilişkiye tam aracılık ettiği saptandı. Sonuçlar, düşük SED'deki annelerin zihinselleştirme özelliklerinin, ikili ilişkilerdeki bağlanmaya özgü bireysel farklılıklarına göre değişebileceğini göstermektedir. Bu nedenle, düşük SED'li anneleri hedefleyen müdahaleler hem zihinselleştirme hem de davranışsal göstergeleri dikkate almalıdır.
Erken çocuklukta birincil bakım verene güvenli bağlanma, kısa ve uzun vadede çocuk gelişimiyle olumlu ilişkilidir. Güvenli bağlanmanın oluşumu, annenin bilişsel (Örn. zihinselleştirme) ve davranışsal (Örn. duygusal erişilebilirlik) özelliklerinden etkilenir. Bu çalışmada, düşük sosyoekonomik düzeydeki (SED) Türk örneklemindeki annelerin zihinselleştirilmesini, duyarlılık, yapılandırma, düşmanlık yapmama ve müdahaleci olmamayı kapsayan duygusal erişilebilirliğini ve 1-3 yaş aralığındaki çocukların bağlanma güvenliğini incelemeyi amaçladım. Çalışmaya yüz on üç anne (yaş ortalaması 30.30 yıl, SS = 4.77) ve küçük çocukları (yaş ortalaması 23.22 ay, SS = 6.84) katıldı. Katılımcılar evde ziyaret edildi ve iki saat boyunca videoya alındı, bu süre zarfında normal rutinlerine devam ettiler, 10 dakikalık serbest oyun oynadılar ve bir anket paketi doldurdular. Annenin zihinselleştirilmesi öz bildirim Ebeveyn İçsel Düşünme İşlevselliği Ölçeği (EİDİÖ; Luyten ve diğerleri, 2009) ile değerlendirildi. Serbest oyun görüntüleri 2 eğitimli güvenilir kodlayıcı tarafından Duygusal Erişilebilirlik Ölçekleri (EAS; Biringen, 2008) ile kodlanmıştır. Çocukların bağlanma güvenliği iki saatlik doğal ev gözlemine dayanarak Bağlanma Davranışları Sınıflandırma Seti (BDDS; Waters & Deane, 1995) ile 2 eğitimli güvenilir kodlayıcı tarafından kodlandı. Sonuçlar, zihinselleştirmenin olumsuz ve zararlı unsurlarını gösteren ve EİDİÖ'nün bir alt ölçeği olan zihinselleştirme öncesi tutumların, çocukların bağlanma güvenliğini olumsuz olarak yordadığını gösterdi. Annelerin çocukların zihinsel durumlarına ilgi ve merakları anne duyarlılığını olumsuz olarak yordadı. Duygusal erişilebilirliğin diğer boyutları annenin zihinselleştirilmesi ile ilişkili değildi. Ayrıca duygusal erişilebilirlik ölçeğinin alt boyutlarından hiçbiri çocukların bağlanma güvenliği ile anlamlı bir ilişki göstermedi. Annelerin yarısından fazlasının duygusal erişilebilirlik kategorilerinden güvensiz-kararsız / dirençli özellikleri taşıyan karmaşık kategoride yer almıştır. Bu nedenle karmaşık kategorideki 63 anne-çocuk çiftiyle bir alt grup analizi yaptım. Karmaşık kategorideki annelerin zihinselleştirme öncesi unsurları, annenin duyarlılığını ve çocukların bağlanma güvenliğini olumsuz olarak yordadı. Ek olarak, anne duyarlılığı bağlanma güvenliğini yordarken, zihinselleştirme ile bağlanma güvenliği arasındaki ilişkiye tam aracılık ettiği saptandı. Sonuçlar, düşük SED'deki annelerin zihinselleştirme özelliklerinin, ikili ilişkilerdeki bağlanmaya özgü bireysel farklılıklarına göre değişebileceğini göstermektedir. Bu nedenle, düşük SED'li anneleri hedefleyen müdahaleler hem zihinselleştirme hem de davranışsal göstergeleri dikkate almalıdır.